Anne Babalara Uzaktan Bir Ev Ödevi; Sevgi
Merhaba Keskin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin koca yürekli öğrencilerinin değerli anne babaları,
Görünmez ancak varlığını travmatik bir şekilde hissettiren, bir anda ortaya çıkan salgın, çok uzaklarda dünyanın en kalabalık ülkesinin adını ilk defa duyduğumuz eyaletinde yaptıklarıyla başladı her şey. İnsandan insana atlayan yeni yerler görmeyi farklı insanlarda yaşamayı pek seven ve yaşam enerjisini de sosyal temastan alan bu virüs dokunduğumuz yerlere, soluduğumuz havaya ulaşıverdi çok sürmeden. Arkasından başlayan bu süreçte yaklaşık iki aydır sınırlanan hayatlarımızda örgün eğitimin dışında, uzaktan eğitim adıyla evlerimizdeyiz. Alışık olmadığımız bir süreç yaşamakta, aşina olmadığımız kavramlar duymaktayız.
Anne babalar olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yaptığımızı düşünür, karşılığında çocuklarımızın okulda ve toplumsal hayatta başarılı olmalarını isteriz. Bu yüzden "yemedim yedirdim, giymedim giydirdim..." gibi sözleri ağzımızdan düşürmeyiz. Çocukların sadece karınlarını doyurmak, üstlerini giydirmek ve okul ihtiyaçlarını karşılamakla görevimizin bittiğini sanıyoruz. Bunlar önemli olmakla birlikte, çocukların gerek okul gerekse hayatta başarılı ve mutlu olmaları fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının da karşılanmasıyla mümkündür.
Çocuklar okula gitmeye başladıktan sonra yedi sekiz saatlik zaman diliminden sonra eve geldiklerinde erişkinin koruması altında rahatlamak, günlerini karşılıklı diyaloglarla paylaşmak, neşe ve hayal kırıklıklarını aktarmak isterler. Bir çocuk için, anne-babası çok önemlidir. İnsan, ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar. Anne-babası tarafından sevildiğini hisseden çocuk kendini değerli hisseder. Kendini değerli gören çocuğun özgüveni yüksektir, şu an yaşadığımızla ve benzeri zorlu yaşam olaylarıyla başedebilme stratejileri geliştirmede avantajlıdır, yeni şeyler denemekten sonuç odaklı farklı yollar aramaktan çekinmez.
Çocuklarımızın okul, arkadaş, oyun, açık hava, açık alan özlemi, öncelikle çocuklarımızın sonra toplumun tüm kesiminin sağlığı ve selameti için getirilen sınırlama ile bir süre daha devam edecek gibi. Bazıları bocalamakta, bazıları kısmen alıştı bile bu yeni duruma.Dışarıda olma zorunluluğu olan fedakar ebeveynlerimizi ayrı tutarsak sözünü ettiğimiz sınırlama ve zorunluluk birçoğumuz için de geçerli. Bu yüzden yine bir çoğumuzda artık her zaman sığındığımız zaman, yoğunluk, yorgunluk gibi bahanelerin karşılık bulmadığı günlerdeyiz. Sahip oldukları yada olmadıkları, evi, ailesi, sorun çözme becerisi, başa çıkma gücü ve stratejileri, tolerans eşiği, psikolojik sağlamlığı gibi özellikleri, çocuklarımızın etkilenme düzeyini belirlemekte. Olumsuz yönleri baskılayıp, iyi tarafları öne çıkarma ve etkin bir şekilde kullanabilmesinin ön koşulu ise görecekleri sevgi. Tüm kötü yönlerine inat bu dönem sevgiyi dışa vurmak adına çok önemli bir fırsat.
Sevgi; bir insanın bir kişi, durum ya da nesneye ilgi ve bağlılık duygusu, sevginin davranışa yansıyan şekli ise sevgi dolu gözlerle bakmak, güzel sözler söylemek, zamanı paylaşmak, öncelik vermek, onu düşünmektir. Bu ilgi ve bağlılık bu gibi zor zamanlarda zorluklara rağmen gerçekleştiğinde daha anlamlı daha değerli.
Her anne-baba çocuğunu sevmektedir. Ancak her çocuk bunu layıkıyla hissetmemektedir. Anne-babalar, çocuklarına karşı sevgi sözcükleri kullanmakta her zaman cömert davranmamakta, hayat karmaşası içinde, bu güzel sözcükleri unutabilmektedirler. Bazen çocukların şımarabileceği inancı, bazen çocuklar sevdiğimizi zaten biliyorlar düşüncesindedirler. Sevgisini ifade eden, çocuğun sevildiğini hissedeceği faaliyetlerde bulunan, takdir ve onay gösteren anne-babanın çocukları sevildiğini hissetmektedirler. Sevginin dili ortak olmakla beraber, çocuklar sevgi ihtiyaçlarını davranış ve sözleriyle ifade ederler. Bazı ebeveynler bazen koşul koymaya başlayarak farkında olmadan sevgileriniengellemeye başlarlar. Çocuklarının davranışlarına, kişilik yapılarına, başarı durumlarına, başarıdaki sıralamasına, fiziki özelliklerine ve ebeveynlerin kendi kişisel ihtiyaçlarına ve aralarındaki ilişki koşullarına, iletişim becerilerine, kendi çocukluklarında aldıkları sevgi modeline göre sevgiyi koşullandırırlar.
Oysa ailede sevgi şartsız olmalıdır. Şartsız sevginin dönüşü yine sevgidir. Şartlı sevgi "Şöyle davranırsan seni severim, böyle davranırsan seni sevmem" mesajını verir. Şartsız sevgi "Seni, sen olduğun için seviyorum" der. Sevgiyi bakışları, sözcükleri, davranışları, paylaştıkları, onları düşündüklerini göstermeleri ile koşulsuz sevgilerini sunarak öğretebilirler. Sevgi sözcüklerini kullanmayı ihmal eden ya da çocuğuyla beraber zaman geçirmeyen, onlara vakit ayırmayan anne- babaların çocukları ise sevildiklerini hissedememektedirler. Gün sevgiyi dışa vurmanın, sonuna kadar tadına varmanın günüdür. Her anlamda güneşli günlerin özlemini duyduğumuz şu anlar Mevlana'nın deyişiyle ''Sevgide güneş gibi olmanın günüdür''.
İstenmedik bu afetler de tıpkı diğerleri gibi en nihayet çıkıp gidiverecekler dünyamızdan. İnsanoğlu, sadece kendine bahşedilen akılla yenecektir bu güçlüğü. Yeter ki anne babası olduğunuz, ülkemin koca yürekli çocuklarına iyi bakınız ve çocuklarınızı elinizle değerek değil sevginizi vererek seviniz bu süreçte.
Evet değerli ebeveynler, bu gün uzaktan eğitim dersimizin konusu; sevgiydi. Dersi tekrar ediniz ve uygulayınız lütfen.